"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ay: Mart 2008

yabani vaziyetler

Tıklım tıklım bir voleybol sezonu yaşıyoruz. Ligler son hızıyla devam ediyor, Avrupa’da ise artık kupaların sahibini bulmasına günler kaldı. Türkiye, ilk kez dört takımla katıldığı Şampiyonlar Ligi’nde maalesef dişe dokunur bir başarı yakalayamadı, Vakıf-Güneş’in dörtlü finali de olmasa tam anlamıyla kayıp bir sezon olacaktı. Kadınlarda (neden ?bayanlar? demediğimi başka bir yazıda gerekçeleriyle tartışmayı düşünüyorum) Türkiye gibi üç takımla başlayan İtalya, üç takımını da altılı playoff’a getirdi, birbirlerine düşmeseler belki dörtlü finale de ailecek geleceklerdi. Kaldı ki erkeklerde de iki İtalyan takımı dörtlü finale yükseldi. Zaten iki tarafta da formül aynı; evsahibi takım, iki İtalyan artı bir Rus takımı. Bunun çok da şaşırtıcı olduğunu düşünmüyorum. Pos bıyıklı meşhur bir adamın yıllar önce teorisini çizdiği gibi altyapı, üstyapıyı belirliyor. Altyapısı olmayan ülkelerin yolda döküldüğü bu sezonda, geriye düşenler açıklamayı metafizikte arayabilirler, lâkin pos bıyıklı adamcağızı mezarında ters döndürmenin anlamı yok. Altyapısı olmayanın üstyapısı da olmaz.

Sporting – Benfica: “Aristokratlar”, “halkın takımı”na karşı

Bir şehir düşünün, mavi suların kıyısında, farklı kültürlerin iç içe olduğu bir şehir… Yüzyıllarca bir ülkenin kalbi olmuş bir şehrin yüz yıllık iki takımını düşünün, ?üç büyükler?den ikisini… Geride kalan yüzlerce maçtan sonra hâlâ o maç geldiğinde ülkede hayat duruyor. O hafta tüm ülke, aristokrasi geleneğinden gelen ?Aslanlar?la kendisine ?halkın takımı? diyen ?Kartallar?ın mücadelesini konuşuyor. Bu hikâyenin şaşırtıcı bir şekilde tanıdık geldiğinin farkındayız. Ancak Akdeniz coğrafyasının en doğusundaki güzel şehirden değil, en batısındaki güzel şehirden,
Lizbon?dan bahsediyoruz. Sporting-Benfica derbisinin bizim derbilerimizden birini andırması da aslında çok sürpriz değil. Zaten Akdeniz?deki her liman şehri akraba. Kuzenlerin de birbirine benzemesi doğal. Yine de Portekiz?in yüz yıllık ?O Classico?sunun anlatacak farklı hikâyeleri de olsa gerek.