Size sürekli olarak çektiğim acılardan bahsederek eziyet etmeyi ben de isterim elbette.
Dağhan Irak’ın yazdığı öyküler…
Size sürekli olarak çektiğim acılardan bahsederek eziyet etmeyi ben de isterim elbette.
Minibüste aklıma hikayeler geliyor…
?Ora?ya gitmem gerektiğini hissettiğimde yine hevesim kaçıp ertelemeyeyim diye bir an bile düşünmeden sırt çantamı alıp düştüm yola.
Çocukluğunda büyüyünce ne olmak istediği sorulduğunda hep ?iri biri olmak istiyorum? diye cevap verirdi.
Sıradan bir Perşembe akşamıydı, zaten Perşembe akşamlarının sıradan olmayanı var mıydı, tartışılırdı.
Uyandığında kendini bir bekleme odasında kırmızı ayakkabılarının burnuna bakarken buldu. Çoraplarını tek tek giymesi yetmiyormuş gibi ayakkabılarını da nasıl becerdiyse ters giymişti.
“İnsan olarak burada, bu koşullarda varabileceğin yer bu… Ait olmadığın masaların örtüsü uçmasın diye kenarına konulmuş ağırlıksın sen. Keşke başka bir şey olabilseydin.”
Kendi kedisiyle arasına ölüm girdiğinde fark etti ne yapabildiğini ilk kez. El kadarken alıp evine getirdiği, her gece koyun koyuna uyuduğu sevgili kızı dünyaya cam…
Her şey yanlış bir öğüde uymasıyla başladı.
Hayatı boyunca züccaciye dükkanına bob kızağıyla dalan bir filin kırabileceği bardak kadar pot kırmış, dünyanın akciğerlerini tıkayacak kadar çam devirmişti. Arkasında büyük bir toz bulutu bırakarak ilerliyordu ama yine de onu tanıyanlar onun aslında iyi bir insan olduğunu bilirlerdi. En azından dürüsttü. Sonra bir gün herkesle iyi geçinmesi gerektiği söylendi kendisine. Bunun için de düşündüğünü kendisine saklaması gerekiyordu. ?İyi? dedi kendi kendine, ?hiç değilse daha az kalp kırarım.?
Geçen gün ilham meleğimle parkta bir bankta oturuyorduk. Kimse konuşmadı uzun süre. Kavga etmiş çiftler gibiydik. ?Aylardır hikaye yazamıyorum? diye söylendim, sessizliği bozarken. ?Ne yapayım??…