"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ay: Haziran 2010

Dünya Kupası’nın 11 Efsane Takımı…

1938 İtalya
Dünya Kupası tarihinin ilk süper takımı 1938?de tarihinin ikinci şampiyonluğuna uzanan İtalya olsa gerek. Bu İtalya kadrosundaki isimleri anmaya başlamadan önce takımın ?Büyük Usta? lakaplı teknik direktörü Vittorio Pozzo?ya ayrı bir parantez açmak gerekiyor. İki kez Dünya Kupası kazanan tek teknik direktör unvanını hâlâ koruyan Pozzo, taktik anlamdaki yenilikçiliği kadar dik başlılığıyla da meşhurdu. 1934 Dünya Kupası?nda Benito Mussolini?nin geçit töreni zorlamasını reddeden Pozzo, dört sene sonraki kupada faşist diktatörden ?kazan ya da öl? telgrafı almıştı. Fransa?daki kupada ev sahibi seyirciyi sindirmek için takıma faşist selamı verdirecek kadar hırslıydı. İtalyan futbolunun en tartışmalı isimlerinden biriydi Pozzo, ama bir taraftan da futbolun ilk dâhilerindendi. Takıma gelirsek, dönemin moda taktiği 2-3-5?in en gerisindeki Alfredo Foni ve Pietro Rava döneminin çok ilerisinde oyunculardı. Olimpiyat madalyasına da sahip Locatelli orta sahayı taşırken, ileride hayatındaki tek yurtdışı deneyimini Beşiktaş?ta teknik direktör olarak yaşayacak Guiseppe Meazza ve Lazio?nun altın çocuğu Silvio Piola vardı. Bu takımdan elimizde kalan ne yazık ki çok az kayıt var. Ancak Avusturya ve Macaristan gibi dönemin diğer dev ekiplerine kurdukları tartışılmaz üstünlük, 1930?ların ikinci yarısındaki İtalya?nın nasıl bir takım olduğunu göstermeye yeterli.

Dünya Kupası Dosyası: Kuzey Kore

* http://ntvspor.net/haber/falso/18981/Kuzey-Kore adresinde yayınlanmıştır.

Neden Kuzey Kore’yi tutmak lazım?

Bu Dünya Kupası’nda Kuzey Kore’yi tutmak lazım, çünkü takım bu dünyanın en yalnız takımı. Bir takım düşünün ki, taraftarlarının ülke dışına çıkması neredeyse mucizelere bağlı, oyuncuların önemli kısmının çıktığı uluslararası maç sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor, üstelik hiçbiri daha önce Afrika kıtasını görmemiş. Üstelik büyük ihtimalle devlet televizyonu maçlarını vermeyecek, çünkü Kuzey Koreliler’in dünyanın geri kalanının fakirlik ve açlık içinde kıvranmadığını görmeleri ?Sevgili Lider? Kim Jong-Il ve saz arkadaşları için hiç de iyi olmayabilir.

Kuzey Kore’nin dünyanın en izole ülkesi olması, her zaman da o kadar kötü değil aslında. Bu takım 1990’lardan beri futbolun yaşadığı sarsıntılardan, endüstriyel futbolun aç gözlülüğünden hiç etkilenmedi. Oyuncuların aklında büyük transferler, milyonlarca dolarlık transferler yok. Yalnızca ülkelerini (ve ?Sevgili Lider?i) en iyi şekilde temsil etmek -ve bir de tabii kendilerini çalışma kamplarına göndertecek hezimetlere imza atmamak- var. Kuzey Kore’yi tutmak gerek, çünkü onlar diğer 31 takımdan çok farklılar. Buraya gelmek için çok uğraştılar ve en az diğer takımlar kadar destek ve saygı görmek hakları. Başka kimsenin desteklememe ihtimali bile aslında Kuzey Kore’yi tutmak için bir neden.

Dünya Kupası Dosyası: Yunanistan

?Ben genç olmanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum, ama siz yaşlı olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsunuz?. Orson Welles’in dünyaya tanıttığı bu cümleler, Yunanistan’ın başındaki Otto Rehhagel’in amentüsüne dönüşmüş durumda. 2010 Dünya Kupası’nda, yine, yaş ortalaması epey yüksek bir Yunanistan Millî Takımı izleyeceğiz.

Dünya Kupası’nın Unutulmaz 11 Maçı

1930 Arjantin - Uruguay1930 Final: Arjantin-Uruguay
İlk Dünya Kupası?nın finali iki komşu ülkenin karşılaşmasına sahne oldu. O yıllarda özellikle Olimpiyat Oyunları?nda büyük başarı göstererek dünya futbolunun zirvesine tırmanan, bu başarıları sayesinde FIFA tarafından ilk Dünya Kupası?nın ev sahipliğiyle ödüllendirilen Uruguay, 1928 Amsterdam Olimpiyatı?nda altın madalyayı kazanırken bileğini ancak ikinci maçta bükebildiği Arjantin?le karşılaşıyordu. Brezilya?nın daha ufukta gözükmediği, Avrupalıların ise ya imkânsızlıklardan ya da ilk kupayı fazla ciddiye almamalarından katılmadıkları bu kupada, bu maçın beklenen bir final olduğu söylenebilirdi. Diğer taraftan maçın Uruguay?ın başkenti Montevideo?da yeni açılan görkemli Centenario Stadyumu?nda oynanması heyecanı arttırıyordu. Maça kente neredeyse bir kol boyu uzaklıkta olan Arjantin başkenti Buenos Aires?ten de taraftarlar gelmişti. Bu karşılaşma Dünya Kupası finali olmasının yanında tam bir derbi maçıydı. Finalde ortam o kadar gergindi ki, iki ekip karşılaşmanın oynanacağı topta bile anlaşamamışlardı. FIFA yetkilileri, ilk yarının Arjantin?in, ikinci yarının ise Uruguay?ın topuyla oynanmasına karar verdi. Mücadeleye iyi başlayan ev sahibi ekip oldu. 12. dakikada soldan ceza sahasına gönderilen çapraz topa vuran Pablo Dorado, Dünya Kupası final maçlarının ilk golünü atmayı başardı. Ancak Arjantin durumu Peucelle?yle eşitleyecek, sonrasında da Stabile?nin güzel vuruşuyla öne geçerek ilk yarıyı üstün kapatacaktı. İkinci yarıda ise Cea ve Iriarte?yle öne geçen Uruguay, Stabile?nin direkten dönen şutuyla korktu; ancak bu kez de sahneye Castro çıktı. Kupada yalnızca açılış maçında forma giyen bu oyuncu finalde kendisine verilen şansı son dakikada da olsa iyi kullandı ve zaferi sağlama alan golü kaydetti. Altı gollü ilk final sonrası Montevideo uyumadı, ertesi gün resmi tatil ilân edildi.