"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ay: Aralık 2011

Bir yılbaşı muhasebesi…

Yılbaşı gecelerinin en az tombala ya da alkollü araç kullanımı kadar klasiği geride kalan yılın yarım yamalak muhasebesi ve yeni yıl için alınan kararlar. Kararlar kısmına pek girmiyorum, sonuçta yılbaşı da bir gün ve hayatınızdaki koşulları ne kadar değiştirebiliyorsa o kadar değiştirebiliyor. Olanlar, öyle olmaları gerektiği için, başka türlü olamayacakları için öyle olmaya devam ediyor, Marx’ın dediği gibi.

Ece Hanım’ın “herkes”i

“Sınıfsız Domates” denen o garabet yazısını eleştirdiğimden beri Ece Temelkuran hakkında yorum yapmamak için ciddi bir özen gösteriyorum. Zira Temelkuran’la ortak arkadaşlarımız, dostlarımız var ve onlar arkadaşlarını korumak istediklerinde ne yazık ki işler kişiselleşiyor, kalpler kırılıyor. Ama şunu da söyleyeyim, o “Sınıfsız Domates” yazısına yapılan onca savunma içinde, başta Temelkuran’ınki olmak üzere, yazının içeriğindeki avuç dolusu faül hakkında tek bir doyurucu savunma gelmedi. Onun yerine bol bol “Ece iyi kızdır” savunması dinledim. Ben de “kötüdür” demedim zaten, tanımam da kendisini.

Kuzey Kore’nin sosyalizmi, kapitalizmin vicdanı

Bugün sabah uyandığımızda yabancı haber ajanslarında ve büyük haber kanallarında gördüklerimiz Kim Il-Sung öldüğünde gördüklerimizin neredeyse karbon kopyasıydı. Kuzey Kore devlet televizyonunun meşhur spikeri üzerinde siyah kıyafetle ağlıyor, Pyongyang sokaklarında insanlar kendini harap ediyor. Kuzey Kore’de bu görüntüyü yaratabilecek tek şey Kim Jong-Il’in ölümü olabilirdi.

Halının altında yer kalmadı

Geçen hafta şikeden yargılanan futbol egemenlerinin cezaları bir “yasa şikesi”yle indiriliverdi ya, hak-hukuk düşünmekten gözüne uyku girmeyen bir takım arkadaşların makamı hemen değişti. İki gün öncesine kadar bir “AKP-Fenerbahçe” savaşı dizayn edenler hemen yeni niyetlerini, dileklerini neşe içinde açık ettiler, özgürce koşturdukları çayırın yeşili değişti sanki. Neyse ağızlarını şimdiden alıştırdıkları iyi oldu, o diyet borcu bir günde ödenmez çünkü. At yarışı seviyor diye kendini at sanana önünde sonunda eyer takılacağı belliydi, bugüne kısmetmiş.

Diyet borcunuz hayırlı olsun!

Başlangıçta taraftarın çanına ot tıkamak için hazırlanan, hazırlanırken taraftarın tepkisi tamamen göz ardı edilen Sporda Şiddet Yasası ucu Şike Davası’ndan tutuklu yöneticilere dokununca değiştirildi. Cumhurbaşkanı ilk hamleyi bloke edince özellikle Fenerbahçeli bazı arkadaşlardan sesler yükseldi; ?işte AKP şov yaptı, sözde yasayı değiştirdiler, oysa veto bahanesiyle rafa kalkacaktı bu yasa?.

Derken yasa tekrar olduğu gibi kabul ediliverdi.

Maskeli balo…

Fenerbahçe yönetimi bir basın toplantısı düzenledi, Türkiye Futbol Federasyonu’na veryansın etti.

Niye şimdi, niye bugün bilmiyorum. Mesela niye şikeye verilen cezaları düşüren yasa değişikliği geçmeden önce değil de, sonra? Acaba o zamanlar TFF, Kulüpler Birliği ve onun üyesi on sekiz kulüp ortak çıkarları paylaştığı için mi? O zaman taraftarı TFF’ye karşı gazlamak anlamsız olacağı için mi?