Skip to content
dağhan ırak kişisel sitesi
Menu
  • Akademik Yayınlar
  • medya-politika yazıları
  • spor yazıları
  • öyküler
  • diğer yazılar
  • iletişim
Menu

Haklısınız, kazanacaksınız… Peki ama kiminle, kime karşı?

14 Mayıs 2012 tarihinde yayımlandı daghan tarafından

Fenerbahçe-Galatasaray maçında yaşanan polis şiddetiyle ilgili futbolla alakalı-alakasız, Fenerbahçe taraftarı olan-olmayan herhangi bir insanın ölçü baremi son derece basit olmak durumunda aslında; üç-beş yaşında çocuklar o stadyumdan gözleri biber gazından şişmiş ağlayarak çıkıyorlarsa, bir şeyler çok çok yanlıştır. Bu, bu kadar basit. Bu, ?ama?sı, ?fakat?ı, ?lâkin?i olmayan bir şey. Bu sınırda fren yapamayıp hâlâ başka yerlere savruluyorsanız, ortada ?insanım? diye dolaşmayacaksınız. Başka angajmanlarınızı, fanatikliğinizi kaybettiğiniz insanlığınızın yerine koyup öyle gezeceksiniz, biz de ne olduğunuzu bileceğiz. Bu, ırkçılık konusunda da böyleydi, bunda da böyle.

Fenerbahçeli taraftarların stadyumda çektikleri görüntülerden (izlemeyen varsa buyursun: http://www.youtube.com/watch?v=P6y8UD8ov5Y) olayların gelişme şekli çok net bir şekilde anlaşılabiliyor. Maç sonrası Fenerbahçeliler takımlarını alkışlıyor, Galatasaray’a karşı çok büyük bir tepki yok. Tepki, maçtan önce stadyum dışında ve daha da öncesinde Çağlayan Adliyesi etrafındaki olaylardan dolayı polise. Ve bu tepki, polisin sahaya giren-girmeyen herkesi gazlamaya başlaması sonucu infiale dönüşüyor. Bağış Erten’in bugünkü Radikal’de altını çizdiği gibi, polis böyle durumlarda yatıştırıcı değil alevlendirici rol oynuyor. Bunu zaten muhalif karakterli toplumsal olaylardan da biliyoruz. Burada farklı olan, mekan. Tribünler zaten yapı itibarıyla paniğe ve izdihama müsait ortamlar. Siz bu tek tarafı kapalı yapıya biber gazını boca ederseniz insanlara iki seçenek verirsiniz; ya merdivenlerde sıkışıp birbirinizi ezin, ya da sahaya inin. Hani sayın Vali diyor ya; ?gaz ya da cop arasında tercih yapmak zorundaydık? diye, işte bir ikilem de orada çocuğunu korumaya çalışan baba için, anne için var, ?ya izdiham, ya saha işgali.? Hangisi daha hayati bir ikilem siz karar verin.

Şimdi burada Fenerbahçeli taraftarların yurttaş hakları açısından çok ciddi bir haklılık noktası var. 3 Temmuz’dan beri gelen süreçte, Fenerbahçeli taraftarların başka büyük haklılık noktaları da vardı, özellikle de soruşturma ve dava sırasında gerçekleşen adil yargılama hakkı ve kişisel mahremiyet ihlalleri konusunda. Ancak Fenerbahçeli taraftarlar bu haklılıklarını neredeyse her zaman kulüplerinin egemenlerin savaşında yenik düşen yöneticilerinin savunmasına tahvil ettiler. Bu hem Türkiye futbol kulüplerindeki ezeli üst sınıf tahakkümünün doğurduğu bir sonuç, tabii ki çok önemli ölçüde manipülasyonla birlikte. Bundan daha vahim olanı ise; haklılıklarını bir ortak zemin yaratmak için kullanmak yerine, bir karşıtlık yaratmak için kullandılar. Açık bir şekilde haklı oldukları meselelerde kendilerine destek çıkan insanları, sırf Aziz Yıldırım ya da başka futbol egemenlerini sahiplenmiyor diye ?cemaatçi?, ?gizli Galatasaraylı?, ?Fenerbahçe düşmanı?, ?satılmış?, ?iktidarın adamı? ilân etmekten çekinmediler. Bu insanların önemli kısmı 6222 sayılı yasa çıkarken de taraftarın hakkını savunuyordu, o kadar iftira ve linç girişimine rağmen bugün taraftar polis şiddetine uğradığında yine savunuyor. Bu dileyelim ki, Genç Fenerbahçeliler’in tasfiyesiyle Fenerbahçe tribünlerinde yaşanan iktidar mücadelesinde öne çıkma girişiminin değil de, içinde bulunduğumuz çılgınlık ortamının getirdiği muhakeme hatalarının bir sonucu olsun.

3 Temmuz’dan beri Fenerbahçe taraftarının mücadelesini kulüplerarası rekabete, daha doğrusu sidik yarışına, ya da Aziz Yıldırım’ın ilâhlaştırılmasına-şeytanlaştırılmasına tahvil eden taraftar grupları da dahil herkesin şu noktada bir durması lazım. Başa dönersek, üç yaşında çocukların biber gazı yemesinden, binlerce insanın Heyselvari bir izdihamdan şansa kurtulmasından bahsediyoruz. Burada, haklılığı karşıtlıklara değil ortaklıklara dönüştürmek zorundayız. 12 Mayıs’ta Fenerbahçe taraftarına yapılanlar; tüm futbol taraftarına, dahası tüm yurttaşlara karşı yapılmış bir ihlâl. Bunu böyle kabul etmek ve 3 Temmuz’dan beri ?herkesin herkesle savaşta olduğu? iklimi -hiç değilse bu konuda- reddetmek zorundayız. Şike soruşturması sonrasındaki futbol ortamı, yurttaşların haklarının ihlâl edildiği bir ortamdır, ve bunun savunması Fenerbahçelilik ya da başka bir takım taraftarlığı üzerinden değil, insan hakları üzerinden yapılmalıdır. Fenerbahçeli dostlarımız da haklılıklarını bazı konularda, özellikle de Aziz Yıldırım konusunda kendisiyle aynı düşünmeyen aklıselim insanları yaftalamaktan vazgeçmeli ve onlarla daha iletişim kurmayı denemeli diye düşünüyorum. Evet, bu süreci düşmanlık ve ?şanlı Fenerbahçe’ye Fenerbahçeli olmayan herkesin açtığı savaş? şeklinde algılamak mutlaka altı yaşından beri Türk-İslamcı eğitim sistemi tarafından beyinlere işlenen o milliyetçi, ?ya biz ya onlar?cı kodlar sayesinde “mikro-ulus” kulübün taraftarlarının beyninde çok anlam kazandı, travmanın hasarını azaltmak için gerekli savunma mekanizmalarını da kurdu. Ama asıl bir takım kulüp içi iktidar odaklarının semirmesi için gerekliydi ve bundan en çok da onlar faydalandı.

Aklıselim Fenerbahçeli’den ricam odur ki; 3 Temmuz’dan beri kendilerine miting kürsülerinde söylev çekmek üzerinden kariyer inşa eden ablalarının, abilerinin hamasetini bir kereliğine -o gaza maruz kalan çocukların hatrına- bir kenara koysun. Madem ki bu mücadele güçlülük değil haklılık üzerinden ilerleyen bir mücadele, herkesi düşman görmeden o haklılığı paylaşmaya baksın. Onu, birilerinin kulüp içi ya da futbol içi iktidar savaşının piyonu olmaktan koruyacak ve diğer izan sahibi insanlarla buluşturacak olan budur. Mesele hak, hukuk, adalet, insan hakları mücadelesiyse; onlar bizsiz eksik, biz onlarsız eksiğiz çünkü.

 

 

Category: futbol, sportif meseleler

Yazı gezinmesi

← Anneler Günü…
Sağolun ?dışımızdaki İrlandalılar!? →

“Haklısınız, kazanacaksınız… Peki ama kiminle, kime karşı?” için 0 yorum

  1. mehmet dedi ki:
    28 Haziran 2012, 15:01

    Olayın Galatasaray düşmanlığına dönüşmesi konusunda size %100 katılıyorum. Ama bu bazı GS’liler tarafından da tamamen müşteri yaratmak ve Fener taraftarı kadar para harcayan taraftar inşa etmek için kullanılıyor. Cemaat ve iktidar ile ilgili ise size katılamayacağım, lütfen ergenekon, balyoz ve odatv  davalarındaki benzerlikleri inceleyin… 

    Yanıtla

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dağhan Irak

@daghanirak.com

See Bluesky Profile
  • Get to this post

    Dağhan Irak @daghanirak.com 20 saat

    Yarısını hapse atmış, konuşuyor.
    halktv.com.tr/siyaset/mura...
  • Get to this post

    Dağhan Irak @daghanirak.com 22 saat

    Daha önce Mahir Polat'a yapılan şu an Esila Ayık'a yapılıyor. İnsanlara ibret olsun diye işkence ediyorlar. Bu rejimin vicdanı da, adaleti de, insanlığı da bu...
  • Get to this post

    Dağhan Irak @daghanirak.com 1 gün

    zavallılığın, korkunun boyutu Twitter kapatmaya kadar vardı.
  • Get to this post

    Dağhan Irak @daghanirak.com 2 gün

    ışıkları kapattırırsan böyle şov yaparlar.
  • Get to this post

    Dağhan Irak @daghanirak.com 2 gün

    ışıkları gasp eden eleman, "hasta mısın" sözünden mağdur oldu, ağlıyor iki saattir.

YouTube kanalım

No videos found matching your query.
© 2025 Dağhan Irak Kişisel Web Sitesi | Powered by Minimalist Blog WordPress Teması