"Enter"a basıp içeriğe geçin

Sahi bu derbi neden özel?

Galatasaray-Fenerbahçe derbi günü bana bayramların ilk gününü çağrıştırıyor. Fenerbahçeli ya da Galatasaraylı değilim, bana ne, değil mi? Değil işte, o tutkunun parçası olmadan olur mu? Hem GS-FB derbisi bayramlardan da güzel, kimse ?1996 Şeker Bayramı ne şahaneydi? demez ama Rapajiç?in ya da Ribery?nin attığı golü herkes hatırlar. Bayramların aksine, derbilerin kolektif hafızası vardır. O hafızanın parçası olmak her zaman eğlencelidir.

Bu yazıyı yazmadan önce bu derbiyi bu kadar özel kılanın ne olduğuna kafa yordum ve nedeni sanıyorum buldum. Galatasaray-Fenerbahçe derbisini dünyadaki pek çok muadilinden ayıran şey, bence, karşıtlıkların değil benzerliklerin üzerine kurulmuş olması. Anlatmaya başlamadan önce olası yanlış anlamaların önüne geçeyim; Fenerbahçe?yle Galatasaray?ın birbirine tamamen benzeyen kulüpler olduğundan bahsetmiyorum. Aksine, kuruluşundan itibaren bu iki kulübü ayıran çok belirgin farklılıklar var. En önemlisinin altını çizmek için sevgili hocam Ragıp Duran?ın bize derslerde aktardığı bir önermeyi hatırlatayım; ?Bir ülkede kimi yargılayamıyorsanız iktidar odur.? Galatasaray ve Fenerbahçe?yi iki büyük ülke gibi alır ve bu önermeyi uygularsak ortaya çıkan sonuç, tâ başlangıçtan itibaren iki camiayı ayıran en önemli noktadır. Galatasaray?da bileğini bükemeyeceğiniz güç, ne olursa olsun hâlâ lise geleneğidir. Bu lise geleneği Galatasaray?ı kuruluşundan itibaren Fenerbahçe?ye kıyasla dışa daha kapalı, daha temkinli, daha az demokratik ama çoğu kez de daha istikrarlı tuttu. Fenerbahçe ise her zaman kitlelerle daha iç içe oldu. Elbette bu Fenerbahçe?nin de II. Meşrutiyet döneminde ortaya çıkan hemen hemen tüm kulüpler gibi elitler tarafından kurulduğu ve tarihi boyunca elitler tarafından yönetildiği gerçeğini değiştirmiyor. Ancak kitlelerin -manipüle edilebilir de olsalar- Fenerbahçe?de her zaman denklemin vazgeçilmez bir parçası olduğunu kabul etmek gerekiyor. Bundan zorlama bir ?halkın takımı? ünvanı çıkarmak niyetinde değilim ama Fenerbahçe?nin Galatasaray?a kıyasla kitlelere daha açık bir kulüp olageldiğini düşünüyorum. Fenerbahçe için Demokrat Parti, Galatasaray için CHP benzetmesi yapılabilir belki de, ama bunu dilerseniz başka bir zamana bırakalım.

Dediğim gibi Galatasaray?la Fenerbahçe?nin tamamen benzer kulüpler olduğunu düşünmüyorum. Ama derbinin farklılıklar üzerine değil, benzerlikler üzerine kurulu olduğunu düşünüyorum. Yani bu rekabetin ruhunu benzerlikler belirliyor. Fenerbahçe- Galatasaray rekabeti Manchester City-United, Real-Barça, Rangers-Celtic, Boca-River ya da Roma- Lazio gibi bir kimlikler çatışması değil. Bu bahsettiğim rekabetlerde bir taraf kendisini tamamen diğerinin tam tersi olmaya göre konumluyor. Bu taraftar ve kulüp kimliğine sinmiş bir şey. Fenerbahçe-Galatasaray?da ise bu yok. İki taraf arasında çatışmaya varan sertlikte bir rekabet var ama bu rekabet birbirinden farklı olmaya değil, ortak hedeflere dayanıyor. İki kulüp de Türkiye?nin en popüler kulübü olma iddiasında, ikisi de Mustafa Kemal?le özel bir ilişkiye sahip olduğuna inanıyor, ikisi de Türkiye?ye gelen en iyi yabancıları kendileri getirdiği düşüncesinde, ikisi de kendi başarılarının benzersiz ve erişilemez olduğunu iddia ediyor… Bu listeyi uzatmak mümkün. Zaten rekabetin başlangıcı bile hangi takımın yeni Türkiye?yi işgal kuvvetlerine karşı daha iyi temsil ettiğine dayanıyor.

Diğer taraftan aynı hasletlere ve aynı hasretlere sahip olmak olarak özetleyebileceğimiz bu durum, ister istemez bir kader birliğini de beraberinde getiriyor. Galatasaray?la Fenerbahçe?ninki tam bir ?düşman kardeşler? durumu. Dünya üzerinde bu kadar sert bir rekabete sahip olup da, ?dostluk? vurgusunun -üstelik içine düşmanlık bu kadar yedirildiği hâlde- bu kadar hakim olduğu başka bir derbi yok, Galatasaray- Fenerbahçe?yi benzersiz kılan bu. Mesela bundan elli yıl kadar önceye gittiğimizde yine iki taraf arasında müthiş bir gerilim var. 1954 futbol sezonu açılırken Cem Başar, Milliyet?te her dönemin sorusunu soruyor örneğin; ?Türkiye?nin en eski ve mazileri birbirinden parlak olan bu iki güzide kulübümüzün dargınlıkları böyle devam edecek mi?? Ve bir sene sonra iki kulüp, birbirlerinin ellinci yılını beraber kutlama kararı alıyor. Kanlı bıçaklılığın içinden defalarca olduğu gibi yine dostluk filizleri yeşeriyor. Galatasaray?la Fenerbahçe?nin ilişkisi çok tuhaf, gerilimli ama çok özel ve benzersiz bir ilişki. İçine girenleri sarsıp sersem ettiği kadar büyüleyen bir ilişki. Tüm çelişkileri ve tutarsızlıklarıyla bu ülkenin ruhunu yansıtıyor.

Bu derbiyle bu ülkeyle bağ kurduğunuz gibi bağ kuruyorsunuz. Sorunlu ama samimi bir şekilde…

*18 Mart 2011 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayımlanmıştır.

5 Yorum

  1. Bozkurt Yılmaz Bozkurt Yılmaz 18/03/2011

    Yazıda katılmadığım noktalar tabii ki var ancak bu “kardeşlik” vurgusunun sadece bu derbiye ait olduğu konusunu daha önce bu kadar net düşünmemiştim…Lazio ve Roma et ve tınak gibidir ayrılamaz,City olamazsa United olmaz denmediğini tahmin ediyorum 🙂

    • admin admin 18/03/2011

      keşke katılmadığın noktaları da yazsaydın 🙂

  2. myxomatosis myxomatosis 19/03/2011

    “BU DERBY DAHA ÇOK LIVERPOOL – MANU REKABETİNE BENZİOR, ŞAMPİYONLUK SAYILARI EŞİT VE TAMAMEN “REKABET” ÜZERİNE KURULU BİR DERBİ, ETNİK KÖKEN, SOSYAL SINIFLAR, KRAL YANLILARI YA DA DİNİ MEZHEPELERDEN AYRI.

    • admin admin 19/03/2011

      evet yazarken ben de düşündüm ama galatasaray ve fenerbahçe, liverpool ve manu’ya göre çok daha elit merkezli kulüpler olduğundan doğrudan benzetme kurmayayım dedim.

Bozkurt Yılmaz için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.