"Enter"a basıp içeriğe geçin

Sinek ikilisiyle rest çekmek

Aylardır yılan hikayesine dönen ve bu hâliyle toplumsal muhalefeti de sönümlendiren Altılı Masa, İYİP’in kendi sandalyesini tekmelemesiyle nihayet bulmuşa benziyor. Bu, başından beri aksinden daha yüksek ihtimaldi. “Ben demiştim” demeye bayıldığımdan değil (bayılmıyor da değilim) ama ben demiştim.

Temelsiz özgüven, ilüzyonla birleşince

İYİP ve Akşener’in hırslarına yenik düşeceğini düşünmemin nedeni, müneccim kakaosu yemem değil, malımı bilmem. İYİP cephesi, aylardır, büyük ölçüde CHP ve Kılıçdaroğlu’nun da açtığı alan nedeniyle, kendini bir ilüzyonun içinde bulmuş vaziyetteydi. Kendini dev aynasında göre göre, etini budunu, dahası şirazesini kaybetmiş bir partiydi İYİP.

İYİP’in düşler dünyasında, CHP’ye de yedirdiği imajı, seçimin kilit partisi haline geldiğiydi. Temel strateji, ülkücü bir cumhurbaşkanı, başbakanlık, içişleri bakanlığı ve mümkünse milli savunma bakanlığını alarak CHP’yi iktidarın büyük ortağı olmaktan de facto olarak çıkarıp koalisyon içi ufak çaplı bir Milliyetçi Cephe darbesi yapmaktı. Bunun olası görülmediği senaryolarda ise muhtemelen seçim sonrasında hem CHP hem de AKP’yle masaya oturup el yükselterek yine benzer kazançlar elde etmeyi umuyorlardı.

Bu stratejiyi de temelsiz bir özgüvene ve özellikle bir firmanın pompaladığı şişirme anketlere dayandırmışlardı. Bir de kanaat önderi süsü verilmiş gizli danışmanlara.

İyi bir yalancının en önemli özelliği kendi yalanına inanmasıdır. Ama kendi yalanından başka gerçekliğin olmadığına kâni olduğu yerde yalan biter, hezeyan başlar.

İYİP, elindeki tek sinek ikilisini floş royalmiş gibi pazarlamayı bugüne kadar çok iyi becerdi. CHP ve Kılıçdaroğlu, blöfü görmeye bir türlü cesaret edemedi. Tâ ki cesaret edene kadar.

Kemal beye son birkaç ayda ne olduysa…

Kılıçdaroğlu, yaklaşık üç aydır kendi siyasetini üretmeye başladı, devlet adamı olayım derken devletin adamı olduğu uzun yılların acısını çıkarırcasına. CHP, AKP’nin mülkiyetine geçirdiği devletin paradigmasını tanımadığını belli etmeye başladığından beri, İYİP’in paniği iyice görünür oldu. Kılıçdaroğlu’nun parti-devlet rejimine karşı açıktan bayrak açtığı son dönemde de şahikasına erdi.

İYİP, tıpkı öz kardeşi MHP gibi bir müesses nizam partisi. Zaten takipçisi oldukları ülkücü hareket, o nizamın devamı için oluşturulmuş bir yapı. Kılıçdaroğlu, o müesses nizamın memuru gibi hareket ettiği sürece İYİP için kârlı bir ortaklıktı Altılı Masa. Zira devlet, AKP’den devletin eski, derin sahiplerine geri geçirilecekti ve İYİP, onların temsilcisi olarak hükümetin temel noktalarını kontrolünde tutacaktı. Vaktinde Akşener’e tevdi edilen Susurluk’u aklama görevinden sonra, ikinci kez devletin bekâsı aynı ekibin eline emanet edilecekti.

Kemal beye son birkaç ayda ne olduysa, bütün bu planı bozacak hareketler yapmaya başladı. İktidarın savaş tezkerelerine karşı çıktı, Beşli Çete’ye kafa tutmaya başladı, HDP’nin kapatılmasına karşı net tavır aldı. Açıktan siyaset üretmeye başladı.

Bu noktada, İYİP için alarm zilleri çalmaya başladı. Altılı Masa’nın tek gündeminin adaylık tartışması olmasına çalıştılar ve bütün oyunu Kılıçdaroğlu’nun adaylığını engellemek üzerine kurdular. Ortaya matematik ve mantık kurallarını zorlayacak bir ‘kazanacak aday‘ safsatası atıldı. Hiçbir veri bu argümanı desteklemediği için, inandırıcılıklarını aynı teraneyi yüksek sesle tekrar etmeye bağladılar. Kapatılmasını destekledikleri HDP’nin desteklemeyeceği bir adayı nasıl seçtireceklerini açıklayamadılar bile.

İYİP, muhalefeti dinamitlerken kendisi dışındaki bileşenlerin Kılıçdaroğlu etrafında konsolide olduğunun farkına bile varmadı. Dün ‘millet‘i temsil ettiğini iddia ederken bile masada yapayalnızdı Akşener.

Akşener’i elindeki tek sinek ikilisiyle rest çekmeye iten, gizli danışmanlarının pompaladığı temelsiz özgüven kadar, gerçek sandığı ilüzyonun çökmesinin yarattığı panik. Deneyimli bir siyasetçiyi, kendi kariyerini bir günde batıracak hâle ancak böyle bir fren patlaması getirebilirdi.

Akşener’in hatası Kılıçdaroğlu’na bir hediye

Peki, buradan sonra ne olacak?

Görünen o ki Akşener ve ekibi, daha dün Kılıçdaroğlu’na karşı darbe yapmaya çağırdıkları İmamoğlu ve Yavaş’ı, bu kez masaya geri dönebilmek için arabulucu olarak devreye sokmaya çalışıyor. İşe yarar mı bilinmez.

Diğer taraftan Kılıçdaroğlu’nun dün yayınladığı video, çok açık mesajlar içeriyor. Kemal bey, Akşener’in yaptığı hesap hatasını, büyük bir mahirânelikle kullandı. Daha önce de yazdığım gibi Kılıçdaroğlu ve CHP, Altılı Masa paradigmasını baştan çok yanlış kurmuştu. Kendisinden çok daha ikincil role sahip olması gereken beş küçük sağ partiyi eşiti sayınca bir anda masada azınlığa düştü. Bu durum, kısa sürede bakan, milletvekili pazarlıkları ve adaylık şantajına dönüştü. Kemal bey, sürekli taviz vermek zorunda kaldı.

Şimdi İYİP’in devre dışı kalmasıyla, Kılıçdaroğlu’na oyunu yeniden kurma fırsatı doğdu. Bundan sonraki süreci kendi istediği gibi ve kendi liderliğinde yönetecek. Kapalı devre Altılı Masa formasyonunu bozacağını ve Erdoğan rejimine karşı duran tüm partileri -HDP dahil- kucaklayacağı mesajını verdi. Masanın diğer dört partisine de İYİP gibi çıkar kovalamaları hâlinde masadan kalkmaları gerekeceğini imâ etmekten geri durmadı.

Bu bağlamda, Akşener’in hırsına yenik düşerek yaptığı büyük hatanın, Kılıçdaroğlu için müthiş bir hediye olduğunu söyleyebiliriz. Zaten depremler sonrası yıldızı yükselen Kemal bey, kendisi için en az AKP kadar tehlikeli bir rakipten kurtulmuş vaziyette. Dünkü videosundan da büyük bir rahatlamışlık hissi yayılıyordu.

Hiç ders almamış

Bundan sonra İYİP’e ne olacağına gelince…

İYİP, artık gerçeklerle yüzleşmek durumunda. Kendi kişisel ikballeri için Akşener’e gaz veren gizli danışmanlarının aksine, yine insanlığımı yapıp ona gerçekleri anlatayım da ben, ne yapacaksa ona göre yapsın.

İYİP’in ne teşkilâtı, ne tabanı var. Yalnızca seçmenin bir süredir temsil edilmeyen bir kısmını temsil ediyor ve bunu kendi seçmeni zannediyor. Oysa, merkez ve laik milliyetçi sağ seçmenin seçeneksizliğini ikâme ediyor yalnızca. Bu kitleyi sadık seçmeni zannetmesi ve kendi gittiği yere götürebileceğini düşünmesi hezeyan kelimesiyle bile açıklaması güç bir akıl tutulması hâli.

Akşener, belli ki 2018’deki cumhurbaşkanlığı adaylığından hiç ders almamış. HDP seçmeninin ciddi bir kısmının oyunu Muharrem İnce’ye ödünç verdiği o seçimde, üstelik tek adayda birleşilmesi pek gerekmeyen ilk turda ancak yüzde 7 oy alabilmiş ve dördüncü sırada kalmıştı. İYİP’in anlaşmalı kamuoyu araştırma şirketine yaptırdığı anketler, Akşener’e belli ki bu sonucu unutturmuş.

Akşener, bugün aday olsa muhtemelen bu oya da yaklaşamayacak. Çünkü ne Akşener’in, ne de İYİP’in Altılı Masa dışında bir varlığı olabilir. İYİP, lâik ve Erdoğan karşıtı bir MHP türevi olduğu sürece var olabilecek bir parti. Karşı ittifaka geçtiğinde ya da diğer aşırı sağ partilerle yeni bir ittifak kurduğunda, varlık nedeni ortadan kalkıyor. Erdoğan’dan kurtulma fırsatı varken seçmenin bu seçeneğe yöneleceğini düşünmeleri bile gülünç.

Akşener’in gizli danışmanları, hâlâ ‘İYİP olmadan bu seçim kazanılamaz‘ argümanını pazarlamaya çalışıyor. Bu vahim bir safsata. Altılı Masa’da oturmayan bir İYİP’in, seçmenini CHP ve DEVA’ya kaptıracağını görmek zor değil. Keşke kamuoyu araştırma şirketleri, aylardır bu köşeden yalvardığım gibi seçmenlere ikinci tercihlerini sorsaydı da bunun iyi-kötü bir verisi olsaydı elimizde.

Kaldı ki İYİP’in devre dışı kalmasıyla artık parmak hesabı siyasetinin de bitme umudu doğdu. Kılıçdaroğlu, artık masadaki partilerin oylarını uç uca eklemek yerine, ülkenin Erdoğan rejimi tarafından düşürüldüğü acıklı durumdan rahatsız herkesten oy isteyebilir. Bu, siyaset alanını genişletir ve Erdoğan rejiminin bitişini sağlama alır.

Kılıçdaroğlu ummadığı yerlere gidebilir

Kılıçdaroğlu’nun dünkü videosunun en umut veren kısmı, benim bu köşede defaatle ifade ettiğim ‘AKP gider, AKP’lilik kalır‘ kaygısına doğrudan değinmesiydi (Vallahi kulağına ben söylemedim, öyle gizli danışmanlıklar ilgi alanıma girmiyor). “Erdoğan gitsin, Erdoğanizm gelsin anlayışı olmaz” demesi, bundan sonrası için çok şey vaat ediyor.

Kılıçdaroğlu, bundan sonra yoluna CHP’nin ya da masanın değil halkın adayı olarak devam etmeli. Elini, kendisinden çıkar beklemeyen, yalnızca Türkiye’nin iyiliğini isteyen herkese uzatmalı. İşte o zaman adaylık projesi, kendisinin bile ummadığı yerlere gidebilir. Çünkü Türkiye, umut etmeyi çok özlüyor. Bunu Gezi’de, 2015 Haziran ve İstanbul seçimlerinde gördük.

Tarihe geçebiliriz

Vakit, aynı zamanda yeni bir toplumsal sözleşme arama vakti. Artık bundan sonra nasıl bir ülke istediğimizi konuşalım. Parti-devlet rejiminden, Erdoğanizm’den nasıl kurtulacağımızı, yerine ne koyacağımızı tartışalım. Ve içimizi ferah tutalım.

Yolumuz uzun ve işimiz zor. Ama bu ülkenin şu anki garabetten daha iyisini hak ettiğini düşünen herkes elini taşın altına koyarsa seçimle dikta deviren bir halk olarak tarihe geçebiliriz.

Umarım, Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyası bu enerjiyi, her kapıyı çalıp her seçmeni ikna edecek bir gönüllülük hareketine dönüştürebilir.

Bugün Erdoğan rejimine karşı muhalefet eksilmiş gibi gözükebilir. Ama köhnemiş bir devlet paradigmasına zincirlenmiş bir siyasi alan özgür kaldı aslında. Artık hepimizin bu alanın bir parçası olmamız ve ülkemizin geleceğine beraber karar vermemiz gerekiyor.

Yolumuz açık olsun!

İlk olarak https://www.diken.com.tr/sinek-ikilisiyle-rest-cekmek/ adresinde yayımlanmıştır.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.