Skip to content
dağhan ırak kişisel sitesi
Menu
  • Akademik Yayınlar
  • medya-politika yazıları
  • spor yazıları
  • öyküler
  • diğer yazılar
  • iletişim
Menu

Maçolar Ülkesi’nin ailemin kadınlarıyla imtihanı

3 Temmuz 2011 tarihinde yayımlandı daghan tarafından

Benim hayatımda futbolun varlığı kadınlardan oluşan ailemle başladı. Anneannem, annem ve ablalarım Meksika’da yapılan 1986 Dünya Kupası’nı o kadar ilgiyle izlemese, Gordon Milne’in Beşiktaş’ı sahaya çıktığında evde hayat durmasa, Feyyaz’ın, Şifo Mehmet’in son maçlarını görmeye Kapalı’ya gitmesek, futbolu yine bu kadar sever miydim bilmiyorum.

Bu nedenledir ki, evin dışına ilk adım attığım andan itibaren bizim bu maço futbol ortamı hiçbir zaman tam içime sinmedi. Yalnızca tahakküm-biat ilişkisi üzerinden yürüyen, en çılgın tarikatta bile zor görülecek cins bir güce taparlık içeren futbol dünyasında bizim evin samimiyeti hiç olmadı. Onun yerine başkası adına karar veren, verdiği kararı dayatan ve paradigması sorgulandığında hırçınlaşan bir grup kıllı yünlü adamın yarattığı dünyayı sevemedim.

Yirmili yaşlarımın başında ise Maçolar Ülkesi’nin başkentiyle tanıştım, yani spor medyasıyla. Kadınları bir cinsel obje olmanın dışında yok sayan, kadınların futbola katılımını da o iğrenç ?karılarımızı, kızlarımızı maça götüremiyoruz? klişesiyle boğan zihniyetin içinde var olmak gerekti. Neyse ki hep şanslı oldum. Kadın düşmanlığına, maşizme karşı durabilecek kadar uygar medya organlarında, aklı şeyinde değil başında olan insanlarla çalıştım. Bu noktada Bağış Erten’e, Ali Murat Hamarat’a ve son olarak da Kemal Ilıkkan’a teşekkür borcum var.

Geçtiğimiz günlerde BirGün’de Alp Kadıoğlu’nun çevirisiyle Simon Kuper’in kadınlar futbolu üzerine yazdığı harika bir yazı yayımlandı. Kuper, ?erkek dünya?nın kadınlar futboluna ilgisizliğini kadın futbolcuların o dünyada kadınlara biçilen rolün dışına çıkmalarına bağlıyor ve düşüncesini şöyle sonuçlandırıyor, ?futbol ölçü olduğunda, düşündüğümüzden çok daha muhafazakar olduğumuz ortaya çıkıyor.? Bu her şeyden önce çok cesur ve isabetli bir saptama. Kadınlar futbolu, gerçekten de kimin aslında ne düşündüğünü ortaya çıkarmak için nefis bir turnusol kağıdı. Futbolun katılımcı tarafından, küçük hikayelerinden hoşlandığını iddia eden (ve tabii bunu çok da güzel nakte tahvil eden) ?futbol romantikleri?nin bazısı, kadınlar futbolu söz konusu olduğunda hemen hırçınlaşabiliyor. O zaman ?romantizm? kenara bırakılıp ?futbol erkek oyunudur?a sarılınabiliyor. Tabii bunda kadınlar futbolundan ?ekmek çıkmamasının? da payı var. Sermaye, kadınlar futbolunda çıkar gördüğünde işler nasıl değişiyor, buna Almanya’da sponsorların Kadınlar Dünya Kupası’na ilgisini anlatırken önümüzdeki günlerde değinmek istiyorum.

Maçolar Ülkesi kadınlar futbolundan hoşlanmıyor. Kuper’in de tarif ettiği gibi onların ülkesinde kadının belli bir yeri, kimliği var, Maçolar Ülkesi’nin erkekleri bu kimlik sorgulandığında rahatsız oluyor. Kadın dediğin, spor kanallarında ne hikmetse alt kısmı hep şeffaf olan masalarda mini etekle boy göstermeli, neden bahsettiğinin farkında olmasına dahi gerek yok, örneğin bahsettiği sporcunun adını bilmesi bile şart değil. Ya da yayıncı kuruluşun yönetmeninin top taca çıkınca tribünden seçip göstereceği gibi olmalı, tercihen (boyama) sarışın. Onları maça ?erkekler? ?götürmeli?, yularlarından çekerek. Futbolda ipler hep ?erkekler?de olmalı, kadınlar futbolda var olacaksa da nasıl olacağını onlar belirlemeli, biranın yanındaki çerez gibi mesela, garnitür gibi.

Ama öyle olmuyor işte. Dünyanın her yerinde ve Türkiye’de bütün engellemelere, bütün çatlak seslere, bütün izansız ve insafsız bütçe kısıntılarına rağmen kadınlar kendileri için çizilen sınırları aşıp sahaya çıkıyorlar, daha da çıkacaklar. Bugün Berlin’de Al Dersimspor’da, Türkiyemspor’da sahaya çıkan kadınlara, yarın Dersim’de, Türkiye’de topa vuran kadınlar eklenecek. Ve o zaman kadınların topuklu ayakkabıyla değil, kramponla top oynadığını öğrenecek bizim geçen yüzyıldan kalma ?erkekler?, ayaklarından top alamayacakları kadınlara bulaşmamayı da…

Ve sonunda zafer benim ailemin kadınlarının olacak. Çünkü onlar futbolu gerçekten seviyorlar, para, çıkar ya da iktidar için değil, futbol olduğu için.

*2 Temmuz 2011 tarihli BirGün Gazetesi’nde yayımlanmıştır.

Category: BirGün, futbol, sportif meseleler

Yazı gezinmesi

← Almanlıktan aldığım tadı…
Almanya’nın ?kadın? devrimi →

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dağhan Irak

@daghanirak.com

See Bluesky Profile
  • Get to this post

    Dağhan Irak @daghanirak.com 13 saat

    Yarısını hapse atmış, konuşuyor.
    halktv.com.tr/siyaset/mura...
  • Get to this post

    Dağhan Irak @daghanirak.com 14 saat

    Daha önce Mahir Polat'a yapılan şu an Esila Ayık'a yapılıyor. İnsanlara ibret olsun diye işkence ediyorlar. Bu rejimin vicdanı da, adaleti de, insanlığı da bu...
  • Get to this post

    Dağhan Irak @daghanirak.com 20 saat

    zavallılığın, korkunun boyutu Twitter kapatmaya kadar vardı.
  • Get to this post

    Dağhan Irak @daghanirak.com 1 gün

    ışıkları kapattırırsan böyle şov yaparlar.
  • Get to this post

    Dağhan Irak @daghanirak.com 1 gün

    ışıkları gasp eden eleman, "hasta mısın" sözünden mağdur oldu, ağlıyor iki saattir.

YouTube kanalım

No videos found matching your query.
© 2025 Dağhan Irak Kişisel Web Sitesi | Powered by Minimalist Blog WordPress Teması