"Enter"a basıp içeriğe geçin

Dağhan Irak kişisel sitesi Yazılar

Endüstri futbolu, halk düşmanlığıdır…

Futbolun dünyanın en popüler sporu olmasının çok basit bir nedeni var: Dünyada hiçbir oyunu oynamak futbol oynamak kadar kolay değil. Şurada kağıttan bir top yapsak ya da şu şişenin üstüne basıp ezsek hemen maç yapmaya başlayabiliriz. Futbolun sihri şuradan geliyor; herkes futbolun içinde yer alabiliyor. Dünyada herkesi içine bu kadar rahat alabilen başka bir oyun yok.

Bu durum futbolun modern bir spor hâline gelmeden önceki zamanlarında da var. 18. yüzyıl öncesinde futbol benzeri top oyunlarının İngiltere’de geniş çayırlarda aynı anda yüzlerce kişi tarafından, kurallara bağlı olmaksızın oynandığını biliyoruz. Zaten futbolu İngiltere’deki şehirlere taşıyanlar da bu köylüler. İngiltere’de endüstri devrimi sırasında şehirlerde ortaya çıkan iş gücü açığını doldurmak için göç eden ve dünyanın ilk işçi sınıfını da oluşturan yine bu köylüler. Yani futbol dediğimiz oyun işçi sınıfıyla beraber doğan, onun hayata getirdiği bir oyun. Lâkin endüstri devriminin ilk yıllarında haftada altı gün günde on sekiz saat çalışmak zorunda olan işçilerin şehirlerde kendi oyunlarına sahip çıkacak zamanları ve enerjileri olmuyor. Bu dönemde futbolu sahiplenen ve günümüzdeki kurallarına bağlayanlar İngiliz burjuvazisinin yaratıldığı kamu okulları. On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısına kadar futbol hep bu okulların ve mezunlarının elinde devam etti. Tâ ki sendikal hareketler işçilerin çalışma ve yaşama koşullarını iyileştirmek için giriştiği mücadeleden sonuç alıncaya dek. Bu dönemde işçilerin çalışma saatleri haftalık 54 saate indirildi ve cumartesi yarım gün oldu. Böylelikle işçiler futbol sahalarına dönebildiler. Kamu okullarındakilere göre daha güçlü kuvvetli ve bu oyuna daha yatkındılar. Onların oynadığı maçlar daha çok seyirci çekiyordu. Bunda fırsat gören organizatörler işçilerin daha fazla futbol oynayabilmesi için fabrikada kaçırdıkları yevmiyelerin karşılığını ödemeye başladılar. Profesyonellik böyle doğdu. Kısa sürede profesyoneller, yani futbol işçileri oyuna yeniden hakim oldu. Futbolun yönetimi ise hep kamu okullarından çıkan burjuvazide ve oyuna sonradan sahip çıkan aristokraside kaldı. Bu bahsettiğimiz, futbolun daha doğuş yılları. Yani burjuvaziyle işçi sınıfı arasındaki sınıf çelişkisinin tarihi futbolda on dokuzuncu yüzyıla kadar uzanıyor.

Barcelona neden tehlikelidir?

Barcelona’nın rengini seviyor olabilirsiniz, Beguiristain’in ismi hoşunuza gidiyor olabilir, stadını beğeniyor olabilirsiniz. Sevdiğiniz biri Barcelonalıdır, sevdiğiniz biriyle Barcelona’da tanışmışsınızdır. Messi’nin futboluna bayılıyorsunuzdur, Guardiola’nın yeleğini seviyorsunuzdur.…

Debreceni: Macar Ligi’nin parlak rengi

Doğu Bloku?nun yıkılması pakta dâhil pek çok ülkede spor sisteminin köklü bir şekilde değişmesinde yol açtı. Özellikle Jozef Stalin döneminde Sovyetler Birliği?nde ve uydusu konumundaki diğer ülkelerde ?CSKA, Dinamo, Lokomotif? şeklinde vücut bulan ordu-polis-fabrika odaklı spor teşkilatı, senelerce başarılı ürünler verdi. Ancak Varşova Paktı dağıldığında hızlı bir şekilde serbest piyasa rejimine geçen ülkelerde bu yapı neredeyse ışık hızında dağıldı ve dengeler tamamen değişti. Yeni dönem sermayesini bünyesinde toplayabilen CSKA Moskova gibi kulüpler bu geçişi nispeten hasarsız atlatıp yollarına devam ederken, farklı ülkelerde geçmişin çok önemli kulüpleri neredeyse tarihe karışma tehlikesiyle yüz yüze kaldı. Honved, Ferençvaroş, Dukla Prag, Bohemians ve Dinamo Minsk gibi kulüpler günümüzde eski günlerini mumla arıyor. Onların yokluğunda devreye ise yeni kulüpler girdi. Komünist yönetim sırasında senelerce alt liglerde kendi yağında kavrulmaya uğraşan bazı kulüpler, yeni dönemde Şampiyonlar Ligi?nde ülkelerini temsil etme şansını bulabiliyor. Bu kulüplerden Unirea Urziceni ve BATE Borisov?u daha önce tanımıştık. Talihi sonradan açılan kulüplerin Macaristan?daki temsilcisi ise kuşkusuz Debreceni VSC ya da kısa ismiyle Debreceni, yani Debrecen.

Futbolun kökenleri -2: Futbol dünyaya açılıyor…

Bir önceki sayıda modern futbolun temellerinin İngiltere kırsalında atılmasından ve Endüstri Devrimi sırasında güneydeki şehirlere göçle beraber günümüzdeki hâlini almasından bahsetmiştik. Bildiğimiz anlamdaki futbolun Güney İngiltere şehirlerinde icat edildiğini ve dünyaya da buradan açıldığını biliyoruz. Ancak futbolun dünya çapında popülerleşip küresel bir oyun hâline gelmesinde modern futbol öncesinde oynanan top oyunlarının payının ne olduğu tartışma konusu.

Bu notaya erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir*

Internet üzerindeki müzik paylaşım sitelerinin en büyüklerinden Last.fm ve Myspace’in geçtiğimiz haftalarda Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birliği MÜ-YAP tarafından yapılan başvuruyla erişime kapatılması pek çok bağlantılı konuyla beraber sanat eserlerinin mülkiyetini de tekrar gündeme getirdi. Zaten Internet hakkında dünyanın en sert yasalarından birine sahip Türkiye’de pek çok hukuki boşluk kullanılarak ve bayram tatiline denk getirilerek uygulanan bu yasağın hukuki tarafı çok tartışılabilecek olmakla beraber, bu yazının temel amacı bundan ziyade sanatın mülkiyetinin aslen kime ait olduğunu tartışmak. MÜ-YAP ve dünyadaki muadilleri olan RIAA, MPAA gibi örgütlerin sanat eserlerinin mülkiyet haklarını savunmak adına Internet üzerinde ağır bir baskı kurarken, bu hakka gerçekten sahip olup olmadıklarını sorgulamak.