"Enter"a basıp içeriğe geçin

Dağhan Irak kişisel sitesi Yazılar

içimdeki?

Evhamlıyım. Sürekli bende bir şeylerin yanlış gittiğinden şüpheleniyorum, ama doktora gitmiyorum. Doğrusu, doktora gitmekten korkuyorum, daha doğrusu bana neyimin olduğunu söylemesinden. Evet, ev yapımı evhamlarla çıldırmak daha zevkli değil ama yine de idare edilebilir bir tarafı var. Evham dalga dalga gelir, her şeyin kötü gittiğini hissedersin, endişelenirsin, ?aman canım iyiyimdir? dersin, geçer, sonra yine gelir. O aradaki boşluklarda nefes alırsın ki kendini bir sonraki dalgaya hazırlayabilesin. Böyle anlatınca zor geliyor biliyorum ama bisiklete binmek gibi, bir kere oturtunca sorun olmuyor.

?tertemiz oyunlar? radikal 2?de

“Tertemiz oyunlar, plastik kahramanlar” başlıklı yazım, geçtiğimiz pazar günkü Radikal 2’de yayınlandı. Yazının elektronik versiyonunu aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz. http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=EklerDetay&ArticleID=895449&Date=26.08.2008&CategoryID=42 

agüero?nun şarkısı: şimdi uzaklardasın*

Alışılmışın dışında bir sistemle çok yönlü voleybolcular çıkaran Küba sisteminin doksanlı yıllarda yetiştirdiği en seçkin oyunculardan biriydi Taismary Agüero. 1996 Olimpiyatı?nı, 1998 Dünya Şampiyonası?nı ve nihayetinde 2000 Olimpiyatı?nı kazanan efsane Küba ekibinin önemli bir parçasıydı. 1998 yılında İtalya Ligi?ne transfer oldu. O kadar iyiydi ki, hayranları onun bu dünyadan olmayacağına inanmış ve ona ?uzaylı? lakabını takmıştı.

fikir adamı mavimelek?te!..

“Fikir Adamı” isimli hikâyem, MaviMelek isimli edebiyat e-dergisinin 29. sayısında yayınlandı. Dergiyi şu adresten inceleyebilirsiniz. http://www.mavimelek.com/sayi_29.htm

?tertemiz? oyunlar, plastik kahramanlar

Bir Olimpiyat’ın kahramanı genelde o Olimpiyat’ın genel havasını da belirler. Kimi zaman sürprizler oyunlara damgasını vurur, kimi zaman protest kimliği olanlar, kimi zaman da ?biyonik adam?lar öne çıkar. Örneğin Berlin, Almanlar’ın bütün çabasına rağmen Jesse Owens’la anılır. Sydney, Cathy Freeman ve aborjinlerin Olimpiyat’ıdır. 2008 ise kuşkusuz Michael Phelps’in kimliğiyle anılacak.

Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) ve Çin Halk Cumhuriyeti (ki bunlara Çin’le üretim/tüketim bazlı ilişkisi olan çokuluslu sponsorları da ekleyelim) bu oyunları düzenlerken temel amaç olarak ?protestosuz?oyunlar hedeflemişti. Özellikle ÇHC için bu oyunlar büyük riskti, çünkü başta Uluslararası Af Örgütü olmak üzere belli başlı insan hakları savunucularının Olimpiyat zamanı ülkedeki kirli çamaşırları dökeceği belliydi.

bağyan!*

Ağzımızdan burnumuzdan Olimpiyat fışkırdığı bu dönemde, daha önce söz verdiğim üzere, başka bir konudan bahsetmek istiyorum. Benden Olimpiyat yazısı bekleyenler de üzülmesin, çünkü konuyla da ucundan kenarından ilintili.

Benim tüylerimi diken diken eden, her duyduğumda düzeltme ihtiyacı hissettiğim bir kelime var, maalesef spor camiasında da epeyce fazla kullanılıyor. Evet, başlıktan kopya çektiğiniz iyi oldu, ?bayan? kelimesinden bahsediyorum. Tüm Türkçe dili içerisinde, bundan daha yanlış ve daha kötü niyetli bir kelime bulabilir miydik acaba?

koza*

Şöyle bir geriye bakıp düşündüğünde bu dünyayı hiçbir zaman o kadar da fazla tutmadığını fark etti, ki aslına geriye bakmasına da gerek yoktu, bugünü de…

arkadaş telefon

?Telearkadaş’a hoşgeldiniz. Lütfen telefon numaranızı tuşladıktan sonra yıldız tuşuna basın ve size verilen şifreyi girin?

Burası yalnız bir şehir. Herkes ortalığa döküldüğü zaman milyonlarca kişilik dev bir kitle gibi gözüküyorsunuz. Ama aslında bilmem kaç milyon yapayalnız insandan başka bir şey değilsiniz. Tanıyabileceğiniz, sevebileceğiniz ya da nefret edebileceğiniz milyonlarca insanla hiç konuşmadan aynı havayı soluyorsunuz. Etrafınızda çok az insan var ve onlar bile sizi pek sevmiyor.

?sen en güzel duyguların katilisin?

Millî takımlar biraz sorunlu varlıklar. Eğer ulusla aranız çok sıkı fıkı değilse, ulusal takımla bağ kurmakta biraz sıkıntı çekebiliyorsunuz. Bir şeyleri paylaşmıyorsanız ?bizim oranın çocukları? olmaları bazen desteklemeniz için yetmiyor. Ben Fatih Terim?in ?yetersiz milliyetçi? olarak isimlendirdiği insanlardan biri olarak bu sıkıntıyı çok yaşadım. Millî takım nadiren içime sinmiştir, nadiren içten desteklemişimdir. Ya yaratılan milliyetçi hezeyandan canım sıkılmıştır ya da oynayan oyuncuların kafa yapıları hoşuma gitmemiştir.

oradaymışçasına ahkâm notları

EURO 2008?de grup maçları tamamlanıp, her takımı üç kez seyrettiğimize göre akademik ahkâm kesme sınırını geçmiş sayılırız. Bence bu turnuvanin anahtarı, şu ana kadar gençlik ve kontrataklar oldu. Bu iki unsurun ikisine birden sahip olan takımlar turnuvanın en iyi takimlari oldu; Hollanda, İspanya ve Portekiz gibi. Birine sahip olanlar da iyi kötü devam ettiler; Hırvatistan?ı, Almanya?yı, hatta defansını gençleştiren İtalya?yı bu kalemde saymak mümkün. İkisi de olmayanlar ise evlerinin yolunu tuttular. Bu turnuva, bir yaşlı takımlara, bir de ağır defanslara hiç acımadı. Sanırım defansının arkasına top sarkıtıp da sağ kalabilen bir bizim takım var, bunun da ne türlü mucizelerden sonra olabildiğini biliyoruz, ki dikkat ederseniz bizim kader golleri de hep tek pasta ve defansın arkasına sarkarak?