"Enter"a basıp içeriğe geçin

Bordeaux: Jirondenlerin Ruhu

Bordeaux… Fransa’nın güneybatısının bu en büyük şehrinin gururla andığı iki şey var. Biri, dünya çapında ün sahibi olan ve pek çok Bordeaux’lu ailenin geçimini sağlayan şarap endüstrisi, diğeri ise “v” harfi desenli formasıyla spor sahalarında yüz yıldan uzun bir süredir boy gösteren Girondins de Bordeaux…

Bordeaux kulübünün kuruluş tarihi, 19. yüzyılın son dönemine dayanıyor. 1881 yılının Ekim ayında, o zamana kadar St. Michel Katedrali’nin avlusunda buluşup akşamları heyecanlı spor karşılaşmaları düzenleyen kentin gençleri, Sanche-de-Pommier Caddesi’nde bir araya gelip bir spor kulübü kurmaya karar verir. Kulüp, adını o dönemde Paris’teki monarşi yanlılarına karşı cumhuriyet ve demokrasi savunuculuğu yapan “jirondenler” isimli gruptan alır, tıpkı yıllar sonra spor alanında

Paris’le rekabet bayrağını alacağı gibi. Girondins, başta bir jimnastik ve atıcılık kulübü olarak kurulur. Daha sonra boks, binicilik, yüzme ve eskrim de kulüp bünyesinde yapılan sporlar arasına katılır. Futbolun kulüpteki yükselişi için ise yirminci yüzyılın ikinci çeyreğini beklemek gerekecektir.

Girondins kulübünde bir futbol şubesi kurma fikri ilk kez Genel Sekreter Raymond Brard tarafından ortaya atılır ve 1910 yılında 19 lisanslı oyuncuyla futbol takımı kurulur. İlk deneme yalnızca bir yıl sürer, ancak bu Brard’ı futbol hayalinden vazgeçirmez. 1919 yılında Girondins ikinci kez amatör liglerde yerini alır, üstelik bu kez Argus ve kentin en büyük futbol kulübü FC Bordeaux ile birleşerek. İlk maçta alınan 12-0’lık yenilgi yapılacak daha çok iş olduğunu gösterse de, Brard’ın kulüp bünyesinde futbolun önemine olan inancı artarak devam eder. 1930’lu yıllara kadar FC Bordeaux kökenli oyuncularla süren futbol macerası, Brard’ın sınırın öte yanındaki komşu İspanyol şehri San Sebastian’ın önemli kulübü Real Sociedad’dan oyuncular getirmesiyle bambaşka bir boyut kazanır. Raymond Brard, Girondins’i mutlaka Bordeaux’nun ve Güneybatı Fransa’nın en büyük futbol kulübü yapmaya kararlıdır. Deniz mavisi-beyazlılar, kadrosuna kattığı yıldızlar Jaime Mancisidor ve Santi Urtizberea ile hedeflerine ulaşmakta gecikmez. 1936 yılında yerel amatör kümede 18 maçta 16 galibiyet ve yalnızca 2 yenilgi alan Girondins, Fransa Amatörler Şampiyonası’na katılmaya hak kazanır. Bu turnuvada da üstün bir performans sergileyen takım, finalde Le Scionzier’le karşılaşır. Müthiş bir çekişmeye sahne olan karşılaşmanın 66.dakikasında Urtizberea’nın kaleciden dönen şutunu tamamlayan Cathrineau, kulübü tarihinin ilk şam­piyonluğuna taşırken, aynı zamanda ilk kez bir Güneybatı kulübü Fransa Amatör Şampiyonu unvanına ulaşır. Brard’ın rüyaları gerçek olmuştur. Ancak hâlâ yapılacak çok iş vardır, artık profesyonelliğe geçme zamanıdır.

İşgal döneminde gelen ilk kupa

Bordeaux, 1937 yılında profesyonel bir kulüp halini alır. Ancak yaklaşan savaş Fransa’daki sportif faaliyetleri de tehdit etmektedir. Bordeaux bu koşullar altında yükselişini sürdürür. 1941 yılında ise kulübü Fransız spor kamuoyunun gündemine ilk kez ciddi bir şekilde oturtacak başarı gelir. Vichy hükümetinin işbirliğiyle Naziler tarafından işgal edilen ve üç bölgeye ayrılan Fransa’da (serbest bölge, işgal bölgesi ve yasak bölge) Bordeaux, Fransa Kupası’nı alabilmek için üç ayrı takımla karşılaşmak durumunda kalır. Girondins, ilk maçta Red Star’ı 3-1 yener, sonrasında ezeli rakibi Toulouse’u de aynı skorla geçer. Nihayet Fives karşısında da sahadan 2-0 galip ayrılmayı başarır ve tarihinin ilk Fransa Kupası’nı müzesine götürür. Fransa, Nazi işgali ve yaklaşan savaşla çökerken, futbolda Bordeaux’nun yıldızı giderek yükselmektedir.

1.Ligdeki ilk sezonda şampiyonluk

İkinci Dünya Savaşı sonrasında da Girondins de Bordeaux kulübünün futboldaki çıkışı sürer. 1949 yılını Fransa 2. Ligi Şampiyonu olarak kapatan kulüp, bir sonraki sezon ise kendisini efsaneler arasına sokacak olan Fransa spor tarihinin en büyük sürprizlerinden birine imza atar. Aslında 1950 yılında Bordeaux 1. Lig’deki ilk sezonuna hiç de iyi başlamamıştır. Marsilya ilk maçta Bordeaux’yu 3-0 yendiğinde mikrofondan “Bu Bordeaux, ulusal ligde oynayacak kalitede bir takım değil” demektedir Fransa Radyosu’nun spikeri. Anlaşılan o spiker, Bordeaux’luların “jironden” ruhunu ve Hollandalı yıldızı De Harder’i pek tanımaz. Bordeaux işe son şampiyon Stade de Reims’i kendi evinde yenerek seriye başlar, sonrasında da Paris’in o müthiş Racing kulübüne acımaz. Takım, ligin ilk yarısını üçüncü sırada tamamlar. İkinci yarıda yükseliş devam eder. Takım önce averajla, sonra da puan farkıyla liderliğe yerleşir. Sezon sonunda Bordeaux, en yakın takipçisi Lille’in 6 puan önünde şampiyonluğa ulaşırken, takım Fransa’nın en iyi hücum ve defansı ödüllerine de layık görülür. Fransa tarihinde ilk kez bir kulüp 2. Lig’den yükseldiği sezon 1. Lig’de şampiyonluğa ulaşmıştır. Marsilya dışında Güney’e kolay kolay kupa vermeyen Kuzey Fransa’nın takımları yeni bir takımın adını ezberlemek zorunda kalır: “Ji-ron-den”…

Talihsiz günler

Bordeaux’nun bu flaş yükselişini talihsiz günler takip eder. Kulüp 1952’de şampiyonluğu kılpayı Nice’e kaptırırken, 1956-1959 yılları arasında 2. Lig’de kalmanın acısını yaşar. Fransa Kupası’nda iki kez finali yakalayan Bordeaux, iki maçtan da sahadan başı önde ayrılır. 1960-62 yılları arasında yine 2. Lig’de kalan Bordeaux, iki sezon sonunda yeniden 1. Lig’e çıkar. Artık yeniden eski günlerin arayışı başlamıştır. 1965-1969 yılları arasında üç kez şampiyonluğa yaklaşır Girondins, ancak iki kez Nantes’a, bir kez de Saint-Etienne’e geçilerek ikinci sırada kalır. Bu arada kulübün Avrupa macerası da başlamıştır, ancak 1965 yılında UEFA Kupası ilk turunda Borussia Dortmund, “jironden”lere acımaz. Bordeaux efsanesinin ikinci perdesinin yazılması 1980’leri bulacaktır. 1972-79 yılları arası Bordeaux yine iyi sezonlar yaşamaz ve Fransız liglerinin “asansör takım”ı olur.

Yeniden şahlanış

1980’ler Claude Bez başkanlığında kulübün yeniden şahlanmasına sahne olur. Bez, teknik direktörlüğe Aimé Jacquet’yi getirir. 1969 yılında Bordeaux’yu geride bırakarak şampiyon olan St. Etienne takımının orta sahasında oynayan Jacquet, beş şampiyonluk yaşadığı bu kulüpten ayrıldıktan sonra üç sezon yeşil-beyazlıların ezeli rakibi Lyon’da oynamış ve futbolu bıraktıktan sonra da dört sezon bu takımı çalıştırmıştır. Lyon, Jacquet yönetiminde kayda değer bir başarı elde edemez ve kader onu bir zamanlar şampiyonluk sevincini kursağında bıraktığı Bordeaux’ya getirir. Jacquet’nin Girondins’in başına geçtiği yıllarda Fransa futbolu da ülkenin kendisi gibi sessiz ve derinden bir değişim geçirmektedir. 1960’lı yıllarda özellikle Afrika’dan ülkenin güneyine göç eden ailelerin çocukları futbol oynamaktadır. Üstelik gayet de iyi bir şekilde. Jacquet’nin yolu bu çocuklardan biriyle Toulon’da kesişir. Marsilya’da yaşayan Malili bir ailenin ufak tefek çocuğu, Bordeaux ve Fransız futbol tarihini yeniden yazacaktır. O çocuk Jean Amadou Tigana’dır.


Tigana’nın önderliğinde

Jacquet, Tigana ve Alain Giresse önderliğindeki ekibe Jean Fernandez, Patrick Battiston gibi yıldız oyuncuları da katar. Artık “jirondenler”i Fransa’ya hatırlatmanın zamanı gelmiştir. 1983’te Bordeaux, Fransa Ligi’ni ikinci tamamlar. Aynı yıl UEFA Kupası’nda 4-1’lik deplasman yenilgisinin rövanşında Hajduk Split’i, artık adı Bordeaux doğumlu tek Cumhurbaşkanı Chaban-Delmas’nın adıyla anılan Pare Lescure’de 4-0 yenerek tur atlarlar. L’Equipe ertesi gün, “Eğer Bordeaux’nun altı gol atması gerekse, onu da atardı” diye yazacaktır. O yıl belki başarıları tamamına ermez, ancak bu yalnızca bir başlangıçtır. 1983-84 sezonu Bordeaux için özlenen şampiyonluğun geldiği sezon olur. Ertesi sezon ise Bordeaux tarihinde çok önemli bir heyecan ilk kez yaşanacaktır; “jirondenler”i Şampiyon Kulüpler Kupası beklemektedir.

İnanılmaz Juventus maçı

Bordeaux o yıl Avrupa’nın bir numaralı kupasında tıpkı 1950’de 2. Lig’den gelen efsane takım gibi oynar. İlk turda Athletic Bilbao’yu 3-2 ve 0-0’la kupa dışına İter. İkinci turda Dinamo Bükreş, Bordeaux’yu çok zorlar. Uzatmalarda gelen gol deniz mavisi-beyazlı takımı çeyrek finale taşır. Bu kez rakip Sovyetlerin güçlü takımı Dinyeper’dir. İki maç da 1-1 sonuçlanınca penaltı vuruşlarına gidilir ve şans Bordeaux’nun yanında yer alır. Yarı finalde ise bir dünya devi, Platini’li Juventus beklemektedir Bordeaux’yu. Torino’daki ilk maçta Juve, Bordeaux’ya acımaz: 3-0. Fransa kamuoyu artık Bordeaux’dan daha fazlasını beklememektedir. Yarı final yeterince başarılı bir sonuçtur ve buraya kadardır. Ama Fransa yine

“jironden” ruhunu unutmuştur. 25 Nisan 1985 günü 40 bin 211 seyirci Lescure’ü tıklım tıklım doldurmuştur. Hâlâ kırılamayan bir rekora imza atan o seyirci tek bir şeye inanmaktadır; mucizeye. Bordeaux maçın başlamasıyla beraber Juve’nin üstüne kâbus gibi çöker. Defansta Rohr, Platini’ye kelepçe takmıştır. Giresse ve Tigana devleştikçe devleşmekte ancak Bordeaux’ya en az 3 gol gerekmektedir. Aranan gol 25. dakikada gelir. Müller’in çapraza gönderdiği top ağlarla buluşurken artık Lescure’den yükselen ses kulakları sağır etmektedir. O gün Bordeaux, Juventus kalesine 26 şut çeker. Bodini bu şutları 79. dakikaya kadar karşılamayı bilir. Ancak Patrick Battiston bu dakikada 30 metreden çıkardığı şutla İtalya’nın siyah-beyazlılarını çaresiz bırakır: 2-0. On bir dakika ve atılması gereken bir gol daha vardır. Ancak sahneye yine Bodini çıkar. Tigana’nın altıpastan kaleye yolladığı yüzde yüzlük topu dahi kurtarır İtalyan kaleci. 90 dakika bittiğinde Bordeaux, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’ndaki ilk macerasından gözyaşları içinde ama ayakta alkışlanarak ayrılır. Tarihin cilvesi ise Bordeaux’nun gidemediği finalde Heysel faciasının yaşanmasıdır. Belki de Tigana’nın son dakikalarda kaleciyi geçemeyen şutu dünya futbolunun kaderini değiştirmiştir.

Fenerbahçe şok yaşattı

Bordeaux, Fransa’da o yıl yine şampiyonluğa ulaşır, hem de ülkenin en iyi hücum ve defansı seçilerek, tıpkı 1950’deki takım gibi. Şampiyon Kulüpler Kupası’nda bir sonraki sezon takım yine iddialıdır. Ancak ilk turda karşılarına beklenmedik bir çetin ceviz çıkar: Fenerbahçe. Lescure’deki maça iddialı çıkan Bordeaux, bir sezon önce Juve’ye sahayı dar ettiği stattan Selçuk, Şenol ve Hüseyin’in golleriyle 3-2 mağlup ayrılır. İstanbul’daki 0-0’lık beraberlikle de bir kez daha Avrupa hayaline veda eder.

1986-87 sezonunda kazanılan şampiyonluğun ardından takımın yaşlan­masıyla beraber düşüş başlar. 1989 yılında Aimé Jacquet’nin görevine son verilir. Jacquet, birkaç yıl sonra Dünya Şampiyonu Fransa’yı yaratacak altyapı merkezinin başına geçer. 90’lı yıllarda Fransa kulüplerinin yaşadığı mali çalkantılar Bordeaux’yu da etkiler. Başkan Claude Bez mahkeme kararıyla görevi bırakmak zorunda kalır ve kulüp küme düşürülür. Bordeaux bir yıl sonra tekrar 1. Lig’e çıkar ancak eski başarıları mumla aramaktadır.

Zidane’la yeni bir dönem

Bordeaux, 1995-96 sezonunda UEFA Kupası’na katılma şansını dahi yakalayamaz. UEFA’nın yeni kupası Intertoto’ya gönülsüz de olsa katılırlar. Tek umut yine bir göçmen çocuğundadır: Zinedine Zidane. Zizou’nun parladığı takım Intertoto’da Frankfurt ve Heerenveen’i eleyip UEFA Kupası’na kalır. UEFA’da da Karlsruhe, Vardar, Rotor, Betis, Milan, Slavia derken devler geride kalır. Bordeaux, ilk kez oynadığı Intertoto’dan çıkıp finalin yolunu tutmuştur. 1950 ruhu yine Pare Lescure’ü kanatları altına almıştır. “Jirondenler” iki ayaklı finalde Bayern Münih karşısında fazla tutunamaz ve iki maçta da sahadan yenik ayrılır. Yine de dünya futbolunun gündemine damga vurmayı başarmışlardır.

1998-99 sezonunun son maçında PSG’yi uzatmalarda Feindouno’nun attığı golle 3-2 yenen Bordeaux, bir kez daha şampiyonluğa ulaşır. Ancak yetiştirdiği yıldızları büyük Avrupa ekiplerine kaptıran Bordeaux, bir daha aynı havayı yakalayamaz. Bu sezon bir kez daha Şampiyonlar Ligi’ndeler ve 1950 ruhunun yardıma koşmasını bekliyorlar. Bir de yine bir göçmen çocuğu, 22 yaşındaki Faslı Marouane Chamakh’ın parlamasını… Neler yapacaklarını zaman gösterecek… ?

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.