Bu yazıyı bu şarkı eşliğinde okumanız tavsiye edilir. [audio: http://www.daghanirak.com/maya.mp3] Dünya Kupası’nda Almanya’nın İngiltere’ye tarihinin en ağır kupa yenilgisini aldırması aslında uzun süredir işaretlerini veren ama nedense kimsenin kabul etmek istemediği bir olaydı. 4-1’lik yenilginin ertesinde bile sanki dün maçı hep beraber izlememişiz gibi ?o gol verilseydi? yorumları yapılıyor. Oysa açıkça ortadaydı ki, İngiltere’nin golü…
Ay: Haziran 2010
Giden gider, biz burdayız, canlar sağolsun
Maç izlerken insanın konsantrasyonunu bozan iki şey var; biri iki takımı da sevmemek, diğeri ise iki takımı birden sevmek. Bugünkü maçlarda benim için ikinci durum söz konusuydu. Dünya Kupası eşleşmelerinin bugünkü dörtlüsü, yani Güney Kore, Uruguay, Gana ve Amerika Birleşik Devletleri kendini devlerin parsellediği futbol dünyasına kanıtlamak için emek harcamak zorunda olan takımlar. Zira biraz…
Maçtan başka her şeye dair bir yazı
Dünya Kupası?nda grup maçlarının son günü zaten sıkıcı damgası yemekle yememek arasında gidip gelen kupa için çok parlak sayılmazdı. İlk seansta Brezilya?nın olduğu G Grubu maçları vardı. Bu grupta kimin ne olduğu zaten belli olduğu için ilk seansı pas geçip günü daha can sıkıcı bir aktiviteye, alışverişe ayırmaya karar verdim. Madem zaten canım sıkılacak, bari…
Haydi Arrivederci canım, selametle…
Almanya’yla Avusturya’nın 1982’de yediği bir halt yüzünden biz futbolseverler yıllardır şaşı oluyoruz. Gerçi halt yemek yalnız Cermenler’in değil, tüm insanlığın doğasında var, dolayısıyla bir gün o noktaya geleceğimiz belliydi. Hangi nokta derseniz, son maçlarda kimi takımların birbirine ?yatması? ve bir diğerlerinin elenmesi. 1982’de bu oldu, infial çıktı, ondan sonra takımlar son maçlarını aynı saatte oynamaya…
Küçüklerin hayattaki 59-59’luk galibiyeti
Dünya Kupası maçlarını izlemek ve bu yazıyı yazmak üzere ofise hareketlendiğimde Wimbledon Tenis Turnuvası’nda da pek çok maç oynanıyordu. John Isner ? Nicolas Mahut bunlardan biriydi. Federer’inkinin ya da Marsel’inkinin yanında pek önemsemeyeceğimiz, hatta turnuvanın web sitesini kurcalamazsak sonucunu görmeyeceğimiz bir maç. Dünya Kupası’nda ilk seans maçları tamamlandı. İngiltere’nin ite kaka en az kendisi kadar…
Saraybosna Notları: Üçüncü Fasıla
Saraybosna’ya geldiğimden beri Türkçe konuşmuyorum. Başçarşiya esnafının ne kadar iyi Türkçe konuştuğunu kulaklarımla duydum, ama yine de elimden geldiğince bildiğim 15-20 Boşnakça kelimeyi kıra döke iletişim kurmaya çalışıyorum. Bunun çok basit bir nedeni var. Başçarşiya, Türkiye’den gelen muhafazakar turistlerle dolup taşmış durumda. Bunda tabii ki bir sorun yok, ama bundan kaynaklanan bir sorun var. Her…
Yine aynı tango
1994?de Foxborough?daki Yunanistan-Arjantin maçı, 4-0 kaybeden Yunan ekibi gibi, kokainle yakalanan Maradona için de unutulası bir anıydı. Hem köprülerin altından çok su akmış, Yunanistan sahaya umutlu çıkarken, Diego da her an kız istemeye gidecekmişçesine janti bir şekilde kulübede yerini almıştı. Polokwane?deki maç başlarken aslında iki taraf da araftaydı, ama yüzleri farklı yanlara bakıyordu. Cennetin kapısına…
Saraybosna Notları: İkinci Fasıla
Bugün Başçarşiya’dan çıkıp Olimpiyat Stadyumu’na, yani Koşevo’ya kadar yürümeye karar verdim. Az yol değil, gidiş-dönüş en az bir on kilometre var, ancak Saraybosna’da tramvay, otobüs ya da taksi kullanmak demek, sokakların arasına saklanmış bir sürü detayı atlamak demek aynı zamanda. Mesela Milyaçka’nın öbür kıyısındaki eski, savaş yorgunu ama bir taraftan da renkli ve sevimli Yugoslav…
Saraybosna Notları: Birinci Fasıla
?Hatırlayacak bir şeyi olmayanın, unutacak bir şeyi de yoktur? diyen Vian uğurlar sizi İstanbul’dan, hatırlayacak çok şeyi olan Saraybosna’da yoldaki hızını kaldırımdaki kızların güzelliğine göre ayarlayan neşeli ve korsan taksi şoförü Muhiddin karşılar sizi. Sizi derken hepinizi değil tabii, beni o karşıladı ondan öyle diyorum. Zaten bu okuyacaklarınız da, öyle derli toplu saptamalar, içi dolu…
Jong Tae-Se: “Olmayan Ülke”nin gurbetteki çocuğu
Her Dünya Kupası, beraberinde onlarca insan hikâyesiyle geliyor. Kuzey Kore-Brezilya maçı öncesi millî marş Aegukka söylenirken gözyaşlarını tutamayan Jong Tae-Se?nin hikâyesi bunlar arasında anlatılmayı özellikle hak ediyor. ?Halkın Rooney?si? lakaplı oyuncu Japonya doğumlu. ?Zainichi? olarak anılan, Kore Savaşı?yla beraber, yani vatanları parçalanırken Japonya?ya yerleşen ailelerden birinin çocuğu. Ailenin Güney Kore pasaportu var ancak Tae-Se?nin millî…